Değerlerimiz

Aileleri ve eğitimcileri aşağıdaki değerlere dayalı gelişmelerinde destekliyor ve onlara bu yolda eşlik ediyoruz:

  • Eşitlik (Onur ve haklar bakımından)
  • Kişisel sorumluluk
  • Kişisel bütünlük
  • Özgünlük

familylab, Jesper Juul’un aile hayatı, ebeveynlik ve ilişki becerileri deneyimleriyle diyalog içinde kendi değerlerini geliştirmek isteyen ebeveynlerin ve eğitimcilerin ortak adresidir.

Jesper Juul‘un değerler hakkında görüşleri

Değerler zenginlik ve para ile ilgisi olmayan somut şeylerdir. Çelişkiye düştüğümüzde ve karar vermemiz gerektiğinde değerler bir pusula gibi önemli bir rol oynar. Bu konu daha da güncel bir hale geliyor, çünkü bugün toplumda herhangi bir görüş birliği yok. Ebeveynlik ve aile yaşamı genellikle istikrarlı bir değer temeline sahip olmayan daha çok rasgele bilgilere dayanıyor. Bu da bu şekilde olan ailelerin çatışmadan çatışmaya sürüklendiği telaş dolu bir hayat anlamına geliyor. Eğer doğru yolda kalmanızı sağlayacak bir pusulanız yoksa, asla gitmek istemediğiniz yerlere doğru yol alabilirsiniz.
Deneyimlerime dayanarak, yetişkinlerin ve çocukların bir arada yaşama konusuna yapıcı bir etkisi olan dört temel değer tarif etmeye çalıştım. Bunlar onur ve haklar bakımından eşitlik, özgünlük, kişisel bütünlük ve kişisel sorumluluktur.
Umarım mümkün olduğunca çok ebeveyn bundan ilham alır. Bu değerleri mutlaka benimsemek zorunda değilsiniz, ancak ailenizden aldığınız değerleri ve eşinizin sahip olduğu değerleri anlamak için en azından düşünmelisiniz. Bu değerler birbirlerini nasıl tamamlıyor? Nerede birbirleriyle çatışıyorlar? Tercih ettiğiniz koşullar ve değerler ne olursa olsun, bazı değerler belirlemeniz çok önemlidir.

Ortak değerlerin kayboluşu

Bugün Avrupa’da esen neokonservatif rüzgar daha çok sınırlama, cezalandırma ve tutarlılık beraberinde getiriyor. Bu da eğitim konusunda olan genel belirsizlik ve neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda toplumsal bir fikir birliğinin olmayışından kaynaklanıyor. Daha sadece bir nesil önce, yüksek oranda ortak değerler içeren nispeten izole bir toplumda yaşıyorduk. Neredeyse herkesin aynı sınır ve kuralları koyduğu aile eğitimi ile anaokullarında ve okullardaki eğitim arasında büyük bir mutabakat vardı. Yetişkinler, „doğru“ eğitim açısından bugüne göre kendilerinden daha emindiler. Şüpheye  düştükleri zaman da, eğitim yöntemleri ile ilgili ailelerinden ve arkadaşlarından geniş bir destek görüyorlardı. Yetişkinlerin çoğunluğu, çocukların, gerektiğinde ceza ve şiddet kullanılarak, kendilerine itaat etmeyi öğrenmek zorunda olduklarına ikna olmuşlardı. İnsanlar arası sağlıklı ilişkiler kurmak istiyorsak, bugün artık eğitimde tek „kişi“ yöntemi ile başarılı olamayız.